Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 35,2033 | 35,2667 | |
EURO | 36,6076 | 36,6736 |
BOŞU BOŞUNA POPÜLER KÜLTÜRE ESİR OLMUŞ BİR
NÜKLEER KARŞITLIK
Canip SEVİNÇ
Mak.ve End.Yük.Müh. ve Ekonomist
FİGES THORATOM AŞ
Yönetim Kurulu Üyesi
Gelişmiş ülkelerin elektrik enerjisinde yıllık büyüme oranları, bu yatırımlar büyük oranda tamamlanmış olduğu için, çok küçüktür. Almanya güneş enerjisi teknolojisi ve ekipmanları üretiminde dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi ve Avrupa’daki en büyük nükleer enerji karşıtı proğramı uygulayan ve pazarlayan bir ülke. Oysaki dünyada özellikle 2000 yılı sonrası yapılan araştırma ve çalışmalar Nükleer enerjinin atık, toksisite, ekosistem, sağlık, ölüm oranı ve sistem maliyeti açısından yeşil enerji kaynakları için altın standart haline geliyor. Mesela sadece daha çok bardağın dolu yönü ile tanıtılmaya çalışılan Güneş enerjisi nükleer enerji ile aşağıda sıraladığım başlıklar ile karşılaştırıldığında çokça yapılan ticari güzellemelere rağmen masum ve tertemiz bir enerji kaynağı değildir.
ATIKLAR AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
Çevresel etki değerlendirmesi raporlarına göre güneş enerjisi, nükleer enerjiye göre birim enerji başına 300 kat daha fazla uzun vadeli toksik atık üretir (https://lnkd.in/ggS8V5dd). Atık, özellikle çevreyi önemseyenler için nükleer enerji için başlıca satış noktası olmalıdır: Çok fazla değil, kolayca kontrol altına alınabilir, zamanla daha güvenli hale gelir ve geri dönüştürülebilir. Buna karşılık, güneş ve rüzgar atıkları toprağı ve yeraltı sularını kirleterek canlıların içine girer. Katlanarak daha uzun yıllarda da olsa bozulan nükleer atıkların aksine, güneş ve rüzgar atıkları dünya var oldukça toksik kalır.
SAĞLIK AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
United Nations’a göre güneş ve rüzgar yaşam döngüleri, nükleer enerjiden birkaç kat daha kanserojen olan çok fazla madencilik, işleme ve atık gerektirir (https://lnkd.in/gXvsHXiY). GES ve
RES de temeli madencilik olan teknolojik enerji üretim şekilleridir.
KAZA ÖLÜM ORANLARI AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
Güneş Enerjisinin yaşam döngüsü, yani güneş enerjisi üretimi prosesinin ilk başlangıcından tesis ömrünün sonuna ve tesisin sökülerek hurdaya ayrılmasına kadar geçen sürede ortaya çıkabilecek ölümlü kazalar, Nükleer Enerji Santrallerinde dünyada en büyük kazaların yaşandığı
ABD’deki Three Mile Island, RUSYA’daki Çernobil ve JAPONYA’daki Fukushima (https://lnkd.in/gZcz8qdw) kazalarını dahil ettikten sonra bile, birim enerji başına nükleerden 338 kat daha büyük bir ölümcüllüktedir.
Satır aralarında verdiğim linklerde bu hesaplamaların teorik metodolojisi incelenebilir.
MALİYET AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
Çok önemli bir kıyaslama olarak Bank of America, tarafından yapılan 2022 tarihli analizlere yer verilecektir. Kesintili tüm entegrasyon maliyetleri göz önüne alındığında, Güneş ve rüzgarın nükleerden birkaç kat daha pahalı olduğunu bildiriyor (https://lnkd.in/gd9nxuba). Banka yetkilileri aşağıdaki gibi ders alınması gereken bir slogan ile bu maliyet konusuna dikkat çekiyorlar. Güneş ve rüzgar, gücü son kullanıcı için çok pahalı hale getirmenin ucuz bir yoludur, oysa nükleer, gücü herkes için çok ucuz hale getirmenin pahalı bir yoludur. Örnek olarak su soruyu sormaktadırlar:” Bir nehri geçmek için tarifeli bir feribot mu kullanırsınız yoksa bunun için bir köprümü inşa edersiniz?”
DAĞITIM HIZINA BAKILDIĞINDA:
Nükleer enerji, şebekeyi güneş ve rüzgardan üç kat daha hızlı karbondan arındırır. Kirlilik ve iklim değişikliğinin aciliyeti göz önüne alındığında, zayıf karbonsuzlaştırma kaynaklarıyla zaman kaybedemeyiz. Diğer taraftan 11 -24 Kasım 2024’te BAKÜ’de düzenlenen ve 200 ülkenin temsilcilerinin yanısıra çevre örgütleri, bilim insanları ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği BM-IPCC’nin COP29 organizasyonundan çıkan ve tekraren ifade edilen sonuca göre, dünyadaki bütün ülkelerin küresel iklim değişikliğine karşı mücadelede en önemli konu olarak küresel düzeyde güçlü bir karbonsuzlaştırma programı uygulanmasının önemine vurgu yapılmıştır.
Kaynak: IPCC Report
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
Birleşmiş Milletler’e göre güneş enerjisi yaşam döngüsü, kWh başına nükleer enerjiden
9 kat daha fazla CO2 salıyor (https://lnkd.in/g6spuHxw). Karbon yoğunluğu en düşük olan kaynağa öncelik verilmelidir.
Bu durumda ALMANYA’nın GES ‘te ısrarlı büyümesi kendi ülkesinin bu teknolojideki dünya çapındaki büyük rekabet üstünlüğünden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin GES’de ve NES’de birlikte yatırım yapmasının önünde böyle bir engeli olmamakla birlikte halen nükleer karşıtı gurupların tepkisi ile karşı karşıya bulunması farklı bir açıklama yapılmasına muhtaçtır. Makalenin sonunda bu açıklama yapılacaktır.
EKOSİSTEM AÇISINDAN BAKILDIĞINDA:
United Nations’a göre güneş enerjisi, arazi kullanımı, madencilik ve malzeme gereksinimleri ve atık miktarı nedeniyle ekosisteme nükleer enerjiden 12 kat daha fazla zarar veriyor (https://lnkd.in/gemhAwgD).
Nükleer enerji daha temizse, daha düşük ölüm oranına sahipse, ekosistem üzerinde daha az etkiye sahipse, daha az kanser üretiyorsa ve daha az atık oluşturuyorsa, neden nükleeri eskisi kadar çok kullanmıyoruz (https://lnkd.in/gXMFG7Nj)? İrrasyonel bir korkunun her şeyden daha güçlü ve daha ölümcül sonuçları var gibi görünüyor.
Rasyonel bir bakış açısıyla, daha kirletici, daha zararlı ve daha az çevre dostu bir güç kaynağı seçer ve bunun için daha yüksek faturalar öder miydiniz? Bundan şüpheliyim.
Bu durumda nükleer karşıtlı olmayı icap ettirecek başka sebepler aramak gerekebilir.
Bunu araştırırken naçizane aşağıdaki neticeye ulaştığımı ve bunu önemli bulduğumu ifade etmek isterim.
SONUÇ OLARAK BAKILDIĞINDA :
Yaptığım araştırma ve incelemeler NÜKLEER KARŞITLIĞIN SOSYO KÜLTÜREL BİR SORUN
OLDUĞU tespitini yapmama vesile olmuştur. Bu karşıtlık duygusu başta ABD kaynaklı bazı popüler kültür diyebileceğimiz özellikle genç bir kesimi etkilemek isteyen roman ve hikayeler yazan, bunlarla sinema filimi, çizgi roman vs. yapan, yazan bir yazar grubunun bunda büyük etkisi olduğuna beni inandırmıştır. Bu gruplar bundan büyükte paralar kazanmaktadır.
Özellikle milli kültürlerinde bilim önemli bir yer tutmamış ulusların üzerinde bu tarz bir popüler kültür basılı ve görsel yayınlarının çok etkili olduğu birçok araştırmacı tarafından benimsenmiş bir görüştür. Mesela ülke enerjisinin %70’ini nükleer enerjiden sağlayan Fransa; Marie CURİE ve birçoğu gibi bilim insanının yaşamış olduğu ve toplumlarında güven hissi ve itibar bırakmış ülkelerde ve bilim tarihinde önemli bir yeri olan bilimin milli kültürün önemli bir bileşeni olduğunun kabul gördüğü ülkelerde Amerikan tarzı popüler kültür ürün ve söylemleri on toplumda etkili olamamaktadır. Nükleer karşıtlıklar arasında uluslararası çeşitli nedenleri olan rekabetin etkisi olsa bile hepsinden önemlisi en çok bilgi kirliliği ve yetersiz bilginin havada uçuştuğu popüler kültür ortamında bu ortama uyarlanan davranışlar karşıtlığın nedenini oluşturuyor diye düşünüyorum.
Bunun çaresi milli kültürü milli bilim ve sanatı millet olarak ulusal bilim tarihimizi gençlerimize öğretmek ve bu alanlarda araştırmacılar yetiştirmek ve yayınlar yaparak karşı tarafı pasif konuma getirmek gerekliliğidir. Bu nitelikte bir açıklamanın ülkemizde birkaç yıl önce sadece ilk kez bir konferansta tarafımdan dillendirildiğini de ifade etmeliyim.
Yararlanılan Kaynaklar:
1-Oscar L. Martin (linkedin.com/in/oscarlmartin)
Quantic School of Business and Technology Quantic School of Business and Technology
(Executive MBA)
2-2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, yaygın olarak kullanılan adıyla COP29
Raporları
3-OAPGD Nükleer Enerji ve Akkuyu Santrali Konferansı’nda Canip SEVİNÇ’in konuşmasının özeti