Başkan'ın Mesajı
Duyurular

2024 Yılı Aidatı

120 Tl/yıl olarak devam 

edecektir.

 

 

 


Ankara Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 34,4372   34,4992
EURO 36,3826   36,4482
Özlü Sözler
Evlatlarından daha uzun yaşayasın! Bir İran beddua sözü
Son Ziyaretçi Yorumları
Ömer Tonğ
Başta Süleyman Akgüç beyefendi olmak üzere emeği geçen herkese kalbi teşekkürler

ZEKAİ SERİNKER
Merhabalar... Faaliyetlerinizi ve sizden haberleri bugüne kadar sosyal medyadan takip ediyorduk. Gelecekte ki doğal üyeniz olarak, tüm emeklilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Selamlar...

HASAN KALE
Emeği geçenlere teşekkürler. Başlangıç için iyidir. Daha iyi olacacağına inanıyorum. Umarım dernek binasına da kavuşuruz.


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Reklam
CUMHURİYET ÜZERİNE OYUNLAR

 

 

 

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI,

 OYNANAN OYUNLAR
 

 

100. Yıldönümünü kutladığımız  Laik  Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıl sonra geldiği noktayı değerlendirdiğimizde Cumhuriyetin yaşayıp yaşayamayacağı endişesini taşıyanların az olmadığı noktasına gelinmiştir.
 Bugün Cumhuriyetin  kazanımları, birer birer ele geçirilmiş, ülkenin kaynakları yağmalanmış yağmalanmaktadır. 


Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyet ile Anadol’unun bozkırında, ovalarında yetiştirdiği bin bir çeşit  çiçeklerle cennete  çevirdiği  Cumhuriyeti 100 yıl daha  yaşatabilecek miyiz? İlk 15 yılda, üstelik o günün koşullarına göre yapılanlarla bugünü kıyasladığımızda nereden nereye geldiğimizi düşünmemiz  gerekir.


Cumhuriyetin  yıkılış aşamasına  gelmesinin  en büyük nedeni Atatürk’ün devrimlerini anlamamaktan ve anlatamamaktan kaynaklanmaktadır.


Mustafa Kemal,  Cumhuriyetin ilanından Saltanatın ve Hilafetin kaldırılmasına , Öğretim Birliğinden Hukuk devrimine, Dil ve Harf devriminden, Ezanın ve Kuran-ı Kerimin Türkçeleşmesine, Tekke ve Zaviyelerle Tarikatların kapatılmasına, kılık kıyafet devriminden, kadın haklarına varıncaya kadar Türk milletini Muasır medeniyet seviyesine çıkaracak  devrimleri gerçekleştirmekle,  kurduğu Cumhuriyetin, bir kuyumcu sanatçısının elindeki mücevheri sanatsal bir yetkinlikle işleyişi gibi, bu ülkeyi sil baştan yeniden inşa ederken  hiçbir dış borç almadan ülkeyi demir ağlar ve fabrikalarla donatmış, limanlarımız, madenlerimiz yer altı kaynaklarımız millileştirilmiş, demiryolu, telefon, elektrik, havagazı gibi kuruluşların yabancılara ait olan işletme imtiyazları feshedilmiş, Osmanlı İmparatorluğundan kalan  borçlar ödenmiş ve yabancılara toprak satışı durdurulmuştur.


Birbirini izleyen devrimlerle, ülkemizi 10. Yıl Marşı’nın destansı içeriğinde belirtildiği gibi yepyeni bir toplum ve devlet yaratılmıştır.


1923-1938 yıllarında bir Ulus Devlet yaratma yolunda sarsılmaz bir iradeyle her türlü engelin aşıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milletinin Dünyada  saygınlık kazandığı dönem ne yazık ki Atatürk’ün ölümünden sonra  özellikle  1950 den sonra, devrimlerle hesaplaşmak için fırsat kollayanlar ülkeyi yönetmeye başlayınca, ilk işleri Cumhuriyeti geliştirme  yerine Atatürk ve Laik Cumhuriyetle  uğraşmaya başlamak olmuştur.

Devletin kuruluş felsefesi giderek terk edilmiş, Cumhuriyetin temel taşları ile oynanmış,  uygarlık düzeyine ulaştıracak olan  koşullar büyük ölçüde amaçlarından uzaklaştırılmıştır.


Cumhuriyetin kuruluşunda kuyruk acıları olan Lozan’ı hazmedemeyen devrim karşıtları  ile Siyasal İslamcılar Türk’ün adına, atasına , bayrağına, diline , andına düşman olan, Türk olmaktan utananlar ile  sözde demokrat ve  dönekler, ırkçılar, bölücüler, sahte Atatürkçüler aldıkları talimatla, yine emperyalistlerin Türkü  Kürt e , Kürt’ü Türk’e kırdırma planları ,Orta Doğu da tezgahladıkları kirli ve kanlı oyunlar ve BOP projeleri ile  büyük bir uygarlık dönüşümü olan Laik Cumhuriyeti Türklerin ve Anadolu insanının kurduğu ilk Ulus devleti yıkmaya  çalışmaktadırlar.


Kötü gidişleri iyi gösterme yalanları, hukukun büyük ölçüde tarafsızlığını  yitirmesi, her gün artarak devam eden dinin siyasallaştırma, demokrasiyi  dinselleştirme uğraşları karşı devrimi gerçekleştirme çabalarının belirtileridir.

Bu çabalar dış güçlerin Kemalizm’i engel sayması, ulus devlet anlayışını çağ dışı olarak değerlendirmeleri,    Başkentlerinde Sevr-i yeniden hayata geçirme çabaları, Osmanlı dönemini kusursuz, takiyyeyi iktidar yolunda olağan gösterip savunmak, cumhuriyetin  özünden  yoksun kılınıp doğrultusundan saptırmak, kurucusuna ve cumhuriyetin tüm değerleri ve ilkelerine saldırı bu yıkıcılığın  işaretleridir.

 

Bunların Türk Ulus Devleti ve Laik  Cumhuriyet ile hesaplaşması hiç bitmemiştir. 


Türk halkı ne yazık ki kendisine sunulan gerçek zenginliğin, yani özgürleşmenin , ortaçağ karanlığından kurtulmanın , bağımsızlık denilen hazinenin ve yurttaş olma erdeminin anlamını ve önemini kavrayamamıştır. 
Bu zenginliği korumak, geliştirmek, halka anlatmak bir yaşam biçimi haline getirmek , ileri taşımakla görevli olanlar; aydınlar , siyasetçiler, yöneticiler ne yaptı bilmiyoruz. 


Üretime yönelik ciddi hiçbir yatırım yapılmazken , Osmanlının yıkılmasını oluşturan  dış borçtan  daha fazla Türkiye Cumhuriyeti borçlandırılmıştır.


Unutmamalı ki, ulusal kimliğinin bilincinde olmayanlar ulusal varlıklarını sürdüremezler. Cumhuriyetsiz demokrasi , biçimsel demokrasidir. Cumhuriyetimiz  sözde değil, özde cumhuriyettir. Kent soylular demokrasisi değil, halk demokrasisidir.

 


Ulusal varlığımızın , bağımsızlığımızın, onurumuzun kutsal simgesi cumhuriyeti çıkarcılardan, laiklik karşıtlarından, tüm düşmanlarından  korumak, Mustafa Kemal aydınlığını ve   Türk kültürünü savunan ve ‘’Ne Mutlu Türküm “diyerek  övünen her yurttaşın  borcudur  .

 



Nuri TABANOĞLU

Okunma Sayısı: 324



3.23.101.60








  Mehmet Nuri Yıldırım

Değerli arkadaşlar; bilindiği üzere, Kurucu Önderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Cumhuriyeti, hakime, hekime, askere, parlamenter v.s. değil, biz gençlere emanet etmiştir ve bu kudreti de DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA BULACAKSIN demiştir. CUMHURİYETİMİZ tehlike içindedir. Maalesef bizler kafamızı kuma gömerek büyük bir umursamazlık ile koruma görevimizi yerine getiremedik, görevimizi yetkisiz yetkililerin eline bıraktık.

  Süleyman Akgüç

Sevgili Yönetim Kurulu çalışma arkadaşımız Nuri Tabanoğlu, yaşadığımız bu kritik günlerde sitemizin boş kalmasına gönlü elvermediği için değerli görüşlerini bizlerle paylaşarak, hepimizin duygu ve düşüncelerine tercüman olmuş. Kalemine sağlık. Herşeye rağmen Atatürkün en büyük eseri Cumhuriyete sonsuza kadar sahip çıkacağız. Saygılarımla

YAZARIN DİĞER YAZILARI

 

© Copyright 2024  V4.4 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi



Top