Başkan'ın Mesajı
Duyurular

2024 Yılı Aidatı

120 Tl/yıl olarak devam 

edecektir.

 

 

 


Ankara Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 34,4372   34,4992
EURO 36,3826   36,4482
Özlü Sözler
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir. Friends
Son Ziyaretçi Yorumları
Ömer Tonğ
Başta Süleyman Akgüç beyefendi olmak üzere emeği geçen herkese kalbi teşekkürler

ZEKAİ SERİNKER
Merhabalar... Faaliyetlerinizi ve sizden haberleri bugüne kadar sosyal medyadan takip ediyorduk. Gelecekte ki doğal üyeniz olarak, tüm emeklilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Selamlar...

HASAN KALE
Emeği geçenlere teşekkürler. Başlangıç için iyidir. Daha iyi olacacağına inanıyorum. Umarım dernek binasına da kavuşuruz.


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Reklam
DİMİTRİ EFENDİ ’ nin Pancar Tohumları

 DİMİTRİ EFENDİ ’ nin Pancar Tohumları

 

Şeker Emeklileri olarak Derneğimizin Kuruluş Yemeğinde buluşup keyifli saatler geçirdiğimiz 10.Mart Salı günü ardından, bir daha bir araya gelemedik. Ankara Salı buluşmalarımızı da bir süre daha yapamayacağız gibi görünüyor. İyimser bir düşünceyle ancak yıl sonu yemeğinde birlikte olabilmeyi umuyoruz.

 

Bugün hepimizi duvarlar arasında dijital bir yaşama mahkum eden görünmez düşman ordusu karşısında, “Evde Saklanarak” öncelikle hayatta kalmayı başarmaya çalışıyoruz. Yaşam savaşını kazandıktan sonra ise, yarın neler olacağını öngörmeye çalışıyor tüm insanlık.

 

Ama; hemfikir olunan ve dillerden düşmeyen, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı.

 

Peki eskisi çok mu güzeldi ve özlemeli miyiz? Yoksa; yeniyi oluştururken eskinin yanlışlarını tekrarlamayacağımız için eskiden kurtulacağımıza sevinmeli miyiz?

 

Belki de; büyük devlet adamı İsmet İnönü deyişiyle, “Yeni bir Dünya kurulacak ve Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de o yeni Dünyada yerimizi alacağız.”

 

Peki nasıl bir dünya?

 

Herkesin, her ülkenin ancak kendi başının çaresine bakmak durumunda kalacağı; önce can sonra canan demek zorunda kalacağı bir dünya olacak gibi görünüyor.

 

Kurulacak yeni dünya hakkındaki ilk öngörü; galiba evden ekmek almak için bile çıkamadığımız bu günlerde, evde kendi ekmeğini yapma rekorunu kıran insanımız tarafından ortaya konmuştur.

 

Virustan saklanmayı bırakıp, duvarların dışına çıkabildiğinizde de; ekmek almaya paranız yoksa veya paranız olsa bile ekmek satan satıcı yoksa; bu kez de, yeni dünyada ekmeğinizi kendiniz yapmaktan başka seçeneğiniz olmayacaktır.

 

“Ekmeğini kendin yapamıyorsan aç kalırsın.”

 

Çocukluğumuzdaki “Yerli Malı Haftası” etkinliklerinden hafızalarımıza kazınan “Kendi Kendini Doyuran Ülke” sloganı; tarımsal üretimi ihmal eden ülkelerin, sanayileşme ve gelişmeyi gerçekleştirmelerinin olanaksızlığını açıkça ifade etmektedir.

 

Tüm zenginliklerin değersizleştiği bu günlerde; toplumsal sağlığımızı korumanın, tıbbi yöntemler dışında olmazsa olmazı da, “Tarımsal Sanayiinin” güçlendirilmesi gibi görünmektedir.

 

.....

 

XIX. yüzyıl ortaları; Osmanlı Devleti önemli bir anlaşmaya imza atar. Tarafları, Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı olan ve 16.Ağustos.1838 tarihli “Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi” ile, iç gümrükler kaldırılır ve dış ticarette “serbest ekonomi politikası” izlenmeye geçilir.

 

Sonrasında; Osmanlı Devleti, Hollanda ve İngiliz sanayisinin yüksek kalitede ve uygun fiyatlı malları karşısında rekabet gücünü tamamen kaybeder. Kanarya adaları ve Brezilyadan gelen ucuz şeker karşısında Mısır ve Kıbrıs’taki şekerhanelerini bile kapatmak zorunda kalır.

 

Osmanlı Devleti diğer batılı ülkelerle de imzalanan benzer anlaşmalarla, gelişmiş Avrupa ülkelerinin Açık Pazarı konumuna gelir. Kısa sürede, ithalatının üçte biri, buğday, un, şeker, kahve ve çay ’dan oluşur hale gelinir.

 

Bu yıllarda; özellikle Fransız Şeker sanayisinde yaşanan ilerlemelerden de esinlenilerek, Osmanlı Devletinde de Şeker sanayisine yönelik girişimler görülmeye başlanır.

 

Pancar Şeker Sanayii tesisi kurma girişimlerinin ilki,

 

“İstanbul tüccarlarından Arnavutköy’lü Dimitri Efendi tarafından; İstanbul Surları dışında bir Şeker Fabrikası kurmak üzere Hükümete yaptığı müracaat üzerine, konunun Nafia Meclisinde gözden geçirilip 11.Mart.1840 tarihinde düzenlenen Hükümet mazbatası ile”,

 

resmi kayıtlarda yer almaktadır.

 

Bu mazbataya göre Dimitri Efendiye : (*) 

 

-- Memleket içinde yetiştirilen pancarlar şeker imaline elverişli olmadığı için, muhtaç olacağı pancar tohumunun dışardan getirilmesine,

-- Rumeli veya Anadolu’da arzu edeceği bir yerde sahiplerinin rızaları alınmak kaydı ile, tarlalar kiralayarak veya mülkiyetine geçirerek , pancar yetiştirmesine, 

-- Yetiştireceği pancarların aşarını vermek şartıyla bu fabrikada işlenmesine müsaade edilmiş,

-- 10 sene müddetle kendisinden başka bu hususta bir kimseye imtiyaz verilmeyeceği teminat altına alınmıştır.

-- Dimitri Efendiden de, üreteceği şeker karşılığı çeşitli rüsum ödemeleri gibi bazı mükellefiyetler de istenmiştir

 

Ancak; bu girişim maalesef hayata geçirilememiş ve sonuçsuz kalmıştır.

 

Benzer şekilde; 1867 yılında Davutoğlu Karabet Efendi tarafından İzmir ve İstanbul’da, 1879 yılında Fenerler İdaresi Müdürü Mösyö Michel tarafından Pendik, Darıca ve Hereke’ de şeker fabrikası kurma girişimleri de; başka benzerleri gibi başarısız olmuşlardır.

 

Bağımsızlık Savaşının kazanılıp Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar da bu böyle sürüp gitmiştir.

 

1923 ten 2020 ye:

 

Arnavutköy’lü Dimitri Efendi ile başlayan bu sanayileşme çabaları, Atatürk tarafından 1923 yılında şu sözlerle tanımlanacaktır.

“...Sanayileşmek en büyük ulusal davalarımız arasında yer almaktadır...Memleketimiz, ziraat memleketidir. Bu itibar ile halkımızın ekseriyeti çiftçidir, çobandır. Bu yüzden, en büyük kuvveti ve kudreti, bu sahada gösterebiliriz...”

 

“Tarımsal Sanayii” ve özel olarak da Şeker Sanayii vurgusu, 1923 İzmir İktisat Kongresi kararlarında da yer alacaktır.

 

Madde 16:

“Memleketimizde, Pancar yetiştirilerek Şeker Fabrikaları tesis ve Ziraatta Münavebe usulünün yaygınlaştırılması ve bu suretle Hayvanatımızın ve Hububatımızın ıslah ve çoğaltılması.”

....

 

Cumhuriyet ile birlikte; Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikaları(1926) üretimi ile yurt içi şeker ihtiyacının yarısı karşılanır. 1935 yılına gelindiğinde, Eskişehir(1933) ve Turhal(1934) ile de 13 milyonluk ülke nüfusunun şeker tüketiminin tamamı yerli üretimle karşılanmaktadır.

 

Artık, yurt dışından Şeker ithal edilmeyecektir.

 

İkinci Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde bu başarılı yatırımların meyveleri daha iyi anlaşılacak ve tüm Avrupa ülkelerinin yaşadığı yıkım ve sıkıntılar ülkemizde fazla hissedilmeden atlatılacaktır.

 

Son bir not olarak;

Bugün Hükümet kararıyla TürkŞeker “Sözleşmeli Hububat Tarımı” için görevlendirilmiş, ve bir anlamda 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’nde hedeflenen “Kendi Kendini Doyuran Ülke Olmak” sloganı yeniden keşfedilmiştir.

“Türkşeker sözleşmeli tarım uygulaması ile hububat üretimine destek verecek. Proje ile çiftçilerin krediye, faize muhtaç olmayacağı, 3,5 milyar TL gelir elde edeceği ve tarımsal ürün ithalatında da 500 milyon dolarlık tasarruf sağlanacağı belirtilmektedir.”(22.04.2020)

 

1923 ten bugüne, “Aklın Yolu Birdir.”

 

Saygılarımla,

Ankara, Mayıs 2020 

 

(*) Cumhuriyet dönemi Sanayii tarihi üzerine bu değerli bilgilerin bizlere ve sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlayan, Cumhuriyet aydını ve naif beyefendi, rahmetli Turan Veldet büyüğümüzün hatırasına saygıyla.

 

(*) Benzer şekilde, başarılı Tez çalışması ile tarihimize ışık tutan genç Tarihçi M. Gökhan Polatoğlu’na da teşekkürlerimle.

 

(*) Metinler aynen alınmıştır.(T.Veldet-sayfa.21)

 

Kaynaklar:

   1-) 30 ncu Yılında Türkiye Şeker Sanayii-Turan Veldet

 2-) Cumhuriyet Döneminde Şeker Sanayisinin Kurulması – Mehmet Gökhan Polatoğlu

 3-) T.Ş.F.A.Ş. web sitesi-Haberler. “www.turkseker.gov.tr”     



Süleyman AKGÜÇ

 

© Copyright 2024  V4.4 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi



Top